Yaşayan Tarihin izinde

Değerler Eğitimi ve Tarih kulübü olarak öğrencilerimizin yaşadıkları şehrin değerini fark etmeleri ve anlamaları  için  rehber eşliğinde düzenlediğimiz Fener – Çarşamba – Balat- Ayvansaray turumuzu  12 Nisan 2017 tarihinde gerçekleştirdik. “İstanbul’da yaşıyoruz ama bildiğimiz, gördüğümüz ne kadar az yer var.” diye yorum yapan öğrencilerimiz tatlı bir yorgunluk yaşadılar.

Farklı kültürlerin bir arada, uzun yıllar barış içinde yaşadığı bu coğrafya hayranlık verici. Fener; Rum bölgesi, bir alanla ayrılan Çarşamba; Müslüman bölgesi, Balat; Musevi bölgesi ve Ayvansaray ise Roman bölgesi olarak görülmekte ve birbirine çok yakın bu coğrafyalar farklı mabetleri içinde barındırmaktadır. Rehberimiz, gezi sırasında tarihten örnekler vererek, hem buralarda yaşayan toplumlar hakkında hem de bugüne bıraktıkları eserlerin detayları hakkında bizleri bilgilendirdi. Ne yazık ki, bu kültürlerin büyük bir kısmı yok olmuştur. Uygulanan yanlış politikalar nedeniyle ülkemizin renkleri solmaktadır. Özellikle kapanan Rum okulları bu durumun en belirgin göstergesidir. Ülkemizden çeşitli nedenlerle göç etmekte olan bu toplumların bıraktığı derin izler, bizleri çok gerilere götürdü.

En dikkat çekici mekanların başında Fener Rum Patrikhane Kilisesi, Moğollara gelin giden Maria ‘nın hikayesine istinaden Moğollorın Meryemi Kilisesi, bir dönem Kudüs Patrikliğine bağlı Manastır, yine bir dönem Patrikhane kilisesi olan Fethiye Müzesi, nerdeyse tamamen dökme demirden yapılmış, şu aralar restorasyonda olan Bulgar Kilisesi, herkesin dilekleri için uğradığı Surp Hıreşdagabet Ermeni Kilisesi, şu an çok az öğrenciyle ayakta kalmaya çalışan muazzam görselliğiyle dikkat çeken Kırmızı Mektep ve Balat’taki sinagoglar gelmektedir. Bugün restorasyonda olan Bizans zindanları da rehberimizin anlattığına göre turistlerin uğrak noktalardan biri olacak.