Hayaller, karmaşa, tarih, huzur, kalabalık, karikatürler… Tüm bunlar 5 güne nasıl sığar diye merak ediyorsanız, geleneksel Hazırlık sınıfları gezimizde olmalıydınız !
Karmaşa içerisinde tarih, eh biraz da ucundan alışveriş : Paris
Her ne kadar sağnak yağişlar şehri suya boğmuş olsa da, yağmur yüzünü göstermeden bizleri Paris‛ten yolcu etti. Biz de hep yürüdük! Uçuşan Fransızca cümleler eşliğinde
puslu manzarasıyla Eiffel Kulesi tepesinde Paris‛e aşık olduk, Grevin Müzesi‛nde ünlülerle tanışıp bol bol fotoğraf çekildik, Zafer Anıtı‛nın önünde uzayan Champs-Elysées‛de
dükkanları keşfettik, Sacre Coeur‛de ressamları selamladık ve en sonunda Disneyland‛da heyecanımızın sınırlarını zorladık. Tüm bunlara bir de Fransıza‛yı yeni öğrenen bir grup gencin “Est-ce que je peux avoir de l‛eau s‛il vous plaît?” ya da “Ça coûte
combien?”lerinin mutluluğunu, öğretmenlerin de gururunu ekleyin…
Hayal mi gerçek mi? Huzurlu bir nokta: Bruges
İkinci frankofon durağımız dantel şehri Burges bir ressamın tablosu gibi pastel tonlarda ve doğaldı. Denizdeki tekne turuyla, şehrin sükunetini içimize çektik; ne de olsa Istanbul‛da bu gibi sahnelere alışkın değiliz !
Çikolata kokulu modern tarih: Brüksel
Sağa bakıyoruz Tintin, sola bakıyoruz Gaston. Biraz ilerliyoruz çeşit çeşit çikolatalar. Devam ediyoruz şehir merkezine, yüksek barok usülü binalar. Her ne kadar şehir bizi sağanak yağmurla karşıladıysa da biz hazırlıklıydık. Böylece kısa da sürse Brüksel‛in de ucundan tadına baktık. Çikolatalara gelince, hepsini orada yedik, sizlere kalmadı, üzgünüz !