10 Kasım Cuma sabahı, saat 09.05’te sirenlerle başlayan o hüzün dalgası…
Tüm Türkiye’nin, kendi isteğiyle, yaşlısıyla genciyle ayakta sessizce bulunduğu saygı duruşu…
Biz de Saint Michel Lisesi Fransız Lisesi olarak Cumhuriyetimizin kurucusu, eşsiz devlet adamı, 20.yüzyılın yetiştirdiği en büyük deha olan Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü ölümünün 85.yılında büyük bir özlemle andık.
Saygı duruşu, İstiklal Marşı ve Atatürk büstüne çelenk sunumuyla başlayan bahçe törenimiz öğretmen ve öğrencilerimizin duygusal anma konuşmalarıyla devam etti.
Mustafa Kemal’i görememek, onu kaybetmiş olmak çok üzücü hepimiz için. Ama onun şu sözünü de unutmamak gerekir:
“Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kâfidir.”
Atatürk’e göre iki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, et ve kemik, geçici Mustafa Kemal… İkinci Mustafa Kemal, onu “ben” kelimesiyle ifade edemem; o, ben değil, bizdir! O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni hayat ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben, onların rüyasını temsil ediyorum. Benim teşebbüslerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal odur!
Ve biz anladık, hissettik. Onun çizdiği yolda, onun gösterdiği hedefe hiç durmadan yürüyeceğimize and içtik.
Atatürk’ü, dünya kupası kazanan Türkiye voleybol milli takımında yaşadık
Atatürk’ü, Nobel edebiyat ödülü alan Orhan Pamuk’ta okuduk
Atatürk’ü, Nobel Kimya Ödülü alan Aziz Sancar’da hissettik.
Atatürk’ü, Fields Madalyası kazanan Profesör Ali Nesin’de gördük.
Atatürk’ü, serbest dalış ve deniz biyolojisi adına ödül alan Şahika Ercümen’de yaşadık.
Atatürk’ü, adını şu an sayamadığımız binlerce başarımızda yaşadık
Atatürk her daim bizimle, içimizde…
Duygu yüklü törenimiz, öğrencilerimizin “Ben Mustafa Kemal’im” diyerek, onun emanetine “Varlığımızın ve birliğimizin esası olan bağımsızlık ve cumhuriyete; eğilmeyen başım ve bükülmeyen bileklerimle sahip çıkıp onu kuşaktan kuşağa aktaracak ve sonsuza dek yaşatacağım.” sözleriyle son buldu.