Saint Michel Lisesi, Komedyen Lisa Chevallier’nin 22 Mart Çarşamba günü gerçekleşecek şaşırtıcı gösterisine “Trop bonne, trop conne!” ev sahipliği yapmaktadır. Esprili, taze fikirlerle dolu, iyi düşünülmüş bu “One Women Show” gösterisi gençliğin, kadın ruhunun günümüz toplumundaki yerini irdeliyor. Sanatçı, komedyenlik yolundaki maceralarıyla ilgili sorularımızı, birkaç cümleyle içtenlikle yanıtladı.
– Bize kendinizi biraz tanıtıp sizde tiyatro yapmak arzusunu neyin sağladığını anlatabilir misiniz?
Adım Lisa Chevallier, 29 yaşında bir komedyenim. Ben her zaman tiyatro ve komedi seyretmeyi çok severdim. Tiyatro ile ilgili anım yirmi sene öncesine dayanıyor. Yaklaşık on yaşındaydım ve ailemle Offenbach’ın “ La vie Parisienne” eserini Comédie Française’de seyrettim. Kostümler, tiyatro, müzikler, komedyenlerin enerjileri beni o kadar çok etkiledi ki şu an bile hatırlıyorum. Çok yakın bir zamanda, iletişim sektöründe birkaç yıl çalıştıktan sonra bir yanımı geliştiremediğimi fark ettim ve bu nedenle kendimi eksik hissettim. 2013 İlkbaharı’nda komedyen Anne-Sophie Girard’ın Paris’te “One Women Show” gösterisini izledim ve işte bu gösteri beni tetikledi. Onu sahnede eğlenirken ve insanları güldürürken görünce aynı şeyi yapmak istediğimi fark ettim. Bunun üzerine tiyatro eğitimi aldım ve o sırada kendi oyunumu yazdım. Ve aşağı yukarı iki senedir de gösterimi yapıyorum.
-Gösterinizde nelerden bahsettiğinizi bize anlatabilir misiniz?
Gösteri sırasında komedi tanrısı ( Blagus) yılın komedyeni olmaya aday gösterildiğimi bildiriyor. Bu unvanı hak ettiğimi göstermek için çaba göstereceğim. Skeçlerimde kendimden yola çıkıyor, kendimle alay ederek, sevgililerimle yaşadığım sorunları, sıkıcı aile hayatını, şaibeli müzik zevklerimi ön plana çıkarıyorum. Kişisel çılgınlıklardan yola çıkarak, tarihsel dönemlerde sosyal ağlar olsaydı nasıl olurdu, onu hayal ediyorum. Son olarak saflığın ve aptallığın sınırının olmadığının bir kanıtı olan stajyerim Gwendoline ( onu da ben oynuyorum) ile tanışacaksınız. Ayrıca, o mu yoksa ben mi yılın komedyeni seçileceğiz, bunu göreceğiz. Popüler, politik espiriler ve kara mizah yapıyorum.
-Tek başına sahneye çıkıp izleyiciyi güldürmek zor mu? Nasıl hazırlanıyorsunuz?
Evet, sahneye çıkmadan önce her zaman bir heyecan oluyor her gösteri diğerinden farklı, her seyirci diğerinden farklı. Canlı performansı çekici yapan da bu ! Sürekli halka adapte olmak gerekiyor. Ve tiyatronun aksine güvenecek oyuncu arkadaşların yok. Ama seyircilerle birlikte oynamayı seviyorum onlardan gelen tepkilere göre doğaçlama yapabiliyorum. İyi niyetli olduğu sürece, hiç beklemediğim bir seyirciden gelen tepki ile birkaç dakikalığına dengemin bozulmasını seviyorum. Sahneye çıkmadan önce sesimi açmak için birkaç ses çalışması yapıyorum. Ve özelikle seyircilerin yerleşmelerini seyretmeyi seviyorum, böylelikle gösteri sırasında rahatlıkla laf atabileceğim erkek seyircileri saptıyorum!!
– İstanbul’da geçirdiğiniz günler ve Saint Michel Lisesine gelişiniz ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
Saint-Michel Lisesinde çok güzel karşılandım ve beni ağırlayan herkese çok teşekkür ediyorum! Harika bir okul ve bu duvarlarda geçmişin izleri olduğu hissediliyor! İstanbul’u çok sevdim. İstanbul’a ilk gelişim ve seyahat ettiğim zaman kendimi yabancı gibi hissetmeyi severim ve Türkiye’de de aynı şekilde hissettim. Şehrin büyüklüğüne vuruldum ama maalesef her yeri ziyaret etme fırsatını bulamadım. Tekrar gelmeyi çok isterim! Bizi kendi dünyasının derinliklerine sokarak, gözlerimizden yaş gelene kadar güldüren bu yetenekli sanatçıya çok teşekkür ediyor ve gelecekteki projelerinde başarılar diliyoruz.