Osmanlı padişahlarından III. MURAT’ın 1579 yılında İstanbul Kadısı’na gönderdiği fermanla her evde bir büyük fıçı su, dam yüksekliğinde bir merdiven bulundurulmasını, yangın çıkan yerlerde halkın kaçmayıp yangını söndürmeye çalışmasını istemesiyle yangınlara karşı alınan ilk yazılı tedbir ve düzenleme gerçekleştirilir.
Bir Fransız Mühendis olan Gerçek Davut, 1715 yılında ilk yangın tulumbasını yapar. 1720 yılında Gerçek Davut’un idaresinde Yeniçeri Ocağına bağlı Tulumbacı Ocağı kurulur. Bu ocak, günümüz modern itfaiyesinin çekirdeğini oluşturur.
1871 yılında meydana gelen Büyük Beyoğlu yangını bu kuruluşların yetersizliğini ortaya koyar. Padişah Abdüllaziz’in emriyle, Macaristan’dan bu konuda uzman bir subay olan Kont Szeçsenyi Ödan getirilir. Bu kişiye paşalık rütbesi verilir ve bu kişi çalışmalara başlar. Oluşturduğu kurum, 26 Eylül 1923 tarihine kadar bir başka deyişle İstanbul Belediye İtfaiyesine dönüşünceye kadar başarılı bir şekilde hizmet vermiştir.
300 yıllık bir geçmişe sahip itfaiye teşkilatında, kullanılan malzemelerin bir araya getirilmesi hususu ilk defa 1928 yılında İtfaiye Müdürlüğü bünyesinde gündeme gelmiş ve müze ilk defa 1932 yılında açılmıştır.
Müzede günümüzden 300 yıl öncesine kadar İstanbul`da kullanılan yangın söndürme aletleri (Mahalle ve askeri tulumbalar, hidroforlu tulumba, ilk motorlu pompa, atlı tulumba arabası, bez sarnıç, merdiven, itfaiye fenerleri, teneke ibrikleri, can kurtarma ipi, maske filtresi, telefon santralı, taksim muslukları, semt tulumbaları) 1700’ lü yıllara ait çardaklı tulumbalar, tulumbacı ve itfaiyeci kıyafetleri sergilenmektedir.
“5 Nisan’da Sivil Savunma Kulübü olarak yaptığımız İtfaiye Müzesi gezimizde, kulübümüzün işlediği konuları da kapsayan günümüzdeki itfaiye teşkilatının geçmişini ve teşkilatın görevlerini öğrenme fırsatı yakaladık. Osmanlı zamanında günümüzdeki itfaiyeciler tulumbacılar olarak adlandırılıyordu. Tulumbacıların işlerini ne kadar sevdiğini ve bir yangını söndürmek için birbirleri ile yarıştıklarını öğrendik. Bu teşkilatı açıklayacak ve insanlara öğretecek daha büyük bir müze gerektiğini düşünüyorum.” 9 B- Y.Kapıcıoğlu
“Sivil Savunma Kulübü olarak, İstanbul İtfaiye Müzesi’ne Kulüp hocamız Ferit Banipal eşliğinde bir gezi düzenledik. Müzenin içi oldukça hoş ve tarihi bir görünüme sahipti. İlk olarak tarihi eşya ve aletler dikkat çekiyordu. Bu da o zamanlardaki teknolojinin durumunu ve önemini gösteriyordu. Vitrinlerde ise yangın teşkilatının önemli isimleri bulunuyordu. Bir köşede ise yangın felaketlerinde can veren şehitlerin o dönemdeki fotoğrafları ve itfaiye teşkilatında faaliyet gösterdikleri seneler bulunuyordu.” 9 C- T. YANARDAĞ
“Bu gezi sayesinde bilmediğimiz ve görmediğimiz birçok şeyi gördük ve öğrendik. Müze, alan olarak fazla geniş olmasa da verdiği bilgiler bakımından oldukça zengindi. İstanbul İtfaiyesi’nin önemini ve hayat kurtarıcı olduğunu daha iyi anlamış olduk.” 9 B- Ç. GÜÇ
“İtfaiye Müzesi gerçekten bizi eski zamanlara götürdü. İtfaiye teşkilatına ne kadar önem verildiği ve verilmesi gerektiğini görmüş olduk. Bu kadar köklü bir kurumun İstanbul gibi büyük bir şehirde bu kadar küçük bir müzeye sahip olması gerçekten üzücü. Bence çok daha büyük ve gösterişli bir müze yapılabilirlerdi. Fakat bunları bir kenara atarsak küçük, şirin ama bir o kadar da bilgilendirici bir müzeydi. Açıkçası en azından bir anlatıcı olmasını isterdim. Tulumbacılar hakkında daha fazla bilgiye sahip olmak beni mutlu ederdi. “ 9 C- M. C. AYHAN