Güneydoğu Gezisi

11 TM sınıflarıyla başlayan ve sonrasında tüm okulumuzun oylarıyla belirlenen Türkiye’nin 7 Doğa ve Kültür Harikası projesi kapsamında 15-18 Haziran tarihleri arasında Güneydoğu Anadolu gezisini gerçekleştirdik.

Kommagene Krallığının en özel bölgelerinden olan Nemrut Dağı bilmiyorum belki de herkesin ömründe bir kez görmesi gereken yerlerden biridir. 2150 km.yükseklikteki bu dağa tırmanış her ne kadar kolaylaştırılmış olsa da buz gibi havayı içinizde hissederken bu dağın tepesinde ne işim var diyebilirsiniz. Ama en nihayetinde heykellerin  yapılış hikayesiyle yüzleştiğinizde kendinizden utanabilirsiniz. Tamamen el işçiliği ve anlatılana göre aşağıda yapılıp yine tamamen insan gücüyle dağın tepesine taşınmıştır. Toplumuna hükmetmek isteyen kralın güneşin doğuşuna ve batışına istinaden yaptırdığı bu heykelleri gün batımından sonra arkamızda bırakarak Şanlıurfa’nın güzelliklerini keşfetmeye yola koyulduk. 

Şanlıurfa’da aslında kaybolmanız gereken iki binden fazla sokak var. O güzelim sokaklarda yapıların en ilginç özelliklerinden biri dışarıdan bakıldığındaki sadeliktir. Bunun sebebinin ise insanların ekonomik farklılıklarını göz önünde yaşamak istememeleri olarak ifade edilmiştir.

Balıklıgöl, Hazreti İbrahim’in doğduğu mağara, sular altında kalmış Halfeti,  Harran evleri, müzesi ki, Avrupa’nın sayılı müzelerinden sayılmakta, ve tabii ki tarihi alt üst eden Göbeklitepe görülmesi gereken yerlerden. Göbeklitepe ile ilgili bir önemli nokta da herhalde hepimizin ortak düşüncesi oranın enerjisi üzerinedir. Ayrıca belki de adını yeni duymaya başlayacağımız Karahan Tepe ile ilgili arkeolojik çalışmalar da tarihi yeniden sarsabilir.

Mardin, keşke daha özenle korunabilseydi dediğimiz Dara Antik Kentiyle, Kasımiye Medresesi ve bir o kadar etkileyici hikayesiyle, Manastırlarıyla, ince ince işlenmiş yapılarıyla farklı kültürleri bir arada barındırmasıyla, bizi şaşırtmayı,kendine hayran bırakmayı başarmıştır. Yine meraklı öğrencilerimiz bu yöreye ait telkari sanatını da yerinde inceleme fırsatı bulmuşlardır. 

Diyarbakır dönüş yolculuğumuzun başlangıcı olan şehir tarihi yapıdan biraz ödün verse de modern şehircilikte epey yol almıştır. Yine tüm bu şehirler gastronomi açısından da çok önemlidir. 

Anlatmaya, yazmaya değer o kadar çok şey var ki, bir noktada durmam gerektiğini biliyorum.Yaptığımız bu çalışma, tarihi, doğası, bıraktığı izler, yaşattığı hislerle dolu doluydu. Bölge, alışık olmadığımız sıcak havası ama bir o kadar da sıcak insanlarıyla hafızalarımızda yer etti.          

                                       Sevgi BAYDİN